Kuaför Hizmetleri Sebebiyle Tazminat
Kuaförler tarafından yapılan saç boyama esnasında saçın yanması, saç kesiminin talebe uygun bir şekilde yapılmaması vb. işlemler, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde “ayıplı hizmet” olarak kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay kararlarında da kuaförün ayıplı hizmeti sebebiyle açılacak tazminat davalarında Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğu belirtilmektedir.
Ayıplı hizmet, Kanun’un 13. Maddesinde düzenlenmektedir. İlgili madde şöyledir:
MADDE 13- (1) Ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.
(2) Hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen, internet portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler ayıplıdır.
Kanun’un 14. Maddesinde hizmet sağlayıcısının, hizmeti sözleşmeye uygun olarak ifa etmekle yükümlü olduğu belirtilmektedir.
Ayıplı hizmet sonucunda tüketicinin seçimlik hakları bulunmaktadır. Bunlar, Kanun’un 15. Maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre tüketicinin seçimlik hakları şöyledir:
Tüketicinin seçimlik hakları
MADDE 15- (1) Hizmetin ayıplı ifa edildiği durumlarda tüketici, hizmetin yeniden görülmesi, hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz onarımı, ayıp oranında bedelden indirim veya sözleşmeden dönme haklarından birini sağlayıcıya karşı kullanmakta serbesttir. Sağlayıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar sağlayıcı tarafından karşılanır. Tüketici, bu seçimlik haklarından biri ile birlikte Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.
(2) Ücretsiz onarım veya hizmetin yeniden görülmesinin sağlayıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici bu hakları kullanamaz. Orantısızlığın tayininde hizmetin ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.
(3) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden indirim yapılan tutar derhâl tüketiciye iade edilir.
(4) Ücretsiz onarım veya hizmetin yeniden görülmesinin seçildiği hâllerde, hizmetin niteliği ve tüketicinin bu hizmetten yararlanma amacı dikkate alındığında, makul sayılabilecek bir süre içinde ve tüketici için ciddi sorunlar doğurmayacak şekilde bu talep sağlayıcı tarafından yerine getirilir. Her hâlükârda bu süre talebin sağlayıcıya yöneltilmesinden itibaren otuz iş gününü geçemez. Aksi takdirde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir.
Görüldüğü gibi m.15/1’de, tüketicinin seçimlik hakların yanı sıra Borçlar Kanunu kapsamında tazminat talep etme hakkının da olduğu düzenlenmiştir. Dolayısıyla tüketici, hizmetin yeniden görülmesi, onarım, hizmet bedelinde indirim gibi seçimlik haklarıyla birlikte maddi ve/veya manevi tazminat talep etme hakkına da sahiptir.
Tüketicinin ayıplı hizmet sebebiyle oluşan haklarından yararlanabilmesi için zamanaşımı süresi, kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, hizmetin ifası tarihinden itibaren iki yıldır. Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmayacaktır.
Bununla birlikte 2022 yılı için;
- a) 10.280 Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyetleri’ne,
- b) Büyükşehir statüsünde olan illerde 10.280 Türk Lirası ile 15.430 Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetleri’ne,
- c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerinde 15.430 Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetleri’ne,
ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde 10.280 Türk Lirası ile 15.430 Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetleri’ne, başvurulması gereklidir.
Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir.
Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden Tüketici Bilgi Sistemi ile yapılır. Uyuşmazlıklarla ilgili başvuru, uyuşmazlık konusunu içeren dilekçenin, varsa delil oluşturan ilgili belgelerle birlikte tüketici hakem heyetine verilmesiyle yapılır. Tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvurular Bakanlığın internet sayfasında yer alan başvuru formu kullanılarak yapılabilir. Başvuru formu kullanılmadan yapılan başvurularda; başvuru sahibinin adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adresi ve varsa diğer iletişim bilgileri, talebi ve Türk Lirası cinsinden uyuşmazlık değeri ile şikayet edilene ilişkin bilgilere yer verilmesi zorunludur. Uyuşmazlık değerinin döviz cinsinden olması durumunda, söz konusu değer başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının belirlediği efektif döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirasına çevrilir.
Elektronik ortamda yapılan başvuruların Tüketici Bilgi Sistemi ile yapılması zorunludur. Bu başvuruların geçerli olabilmesi için uyuşmazlıkla ilgili başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması, varsa bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmiş olması gerekir.
Konusu, sebebi ve tarafları aynı olan uyuşmazlık ile ilgili olarak birden çok tüketici hakem heyetine veya aynı tüketici hakem heyetine birden fazla başvuruda bulunulamaz. Aksi takdirde tüketici hakem heyeti re’sen ya da taraflardan birinin itirazı üzerine her zaman derdestliği dikkate alır.
Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular başvuru tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülür ve karara bağlanır. Yapılan başvurunun niteliği, başvuru konusu, mal veya hizmetin özelliği gibi hususlar dikkate alınarak, karar süresi en fazla altı ay daha uzatılabilir. Tarafların ivedi inceleme talebinde bulunması ve talebin başkan tarafından uygun görülmesi halinde ise başvurular tüketici hakem heyetince öncelikle gündeme alınabilir.
Tüketici hakem heyetleri kararları ilam niteliğindedir, ilamlı icra yoluyla takip başlatılabilir.
Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak talep edilmesi şartıyla hâkim, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.
2022 yılı için, 15.430 Türk Lirası ve üzerindeki uyuşmazlıkların karara bağlanması amacıyla tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz. Söz konusu uyuşmazlıkların çözümü için TKHK’un 73/A maddesi kapsamında sırasıyla dava şartı arabuluculuk müessesesine ve tüketici mahkemelerine; tüketici mahkemeleri bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerine başvurulması gerekmektedir. Yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri genel yetki kuralının yanı sıra, tüketicinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Yargıtay Kararları
“Davacı, saçlarını tek renge boyatmak için 16/09/2013 tarihinde davalı kuaföre gittiğini, davalı tarafın hatalı uygulaması sonucu saçlarının gökkuşağı şeklinde farklı renklere dönüştüğünü, saçlarının durumunu göstermek için tekrar davalı kuaföre gittiğini, davalının küçük bir takviye ile saçlarının istenen tek renge kavuşacağını, hiçbir şekilde zarar görmeyeceğini söylediğini, uygulanan işlem sonucu saç derisinde yanma meydana geldiğini, saçlarının kökünden koptuğunu, ilaç kullanmak zorunda kaldığını, bu olaylar nedeniyle maddi ve manevi açıdan zarara uğradığını ileri sürerek, 1.000,00TL maddi, 10.000,00TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıdan aldığı kuaförlük hizmetinden zarar gördüğü iddiasına ilişkindir. Açıklanan nedenle, davaya konu sözleşme ilişkisinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı, buna göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, (2) no’lu bent gereğince davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/13459 E., 2019/6413 K.)
“Davacı, davalı şirketin işlettiği kuaföre müracaatı ile diğer davalı tarafından saçlarına bio keratin bakımı yapıldığını, 3 günlük bakım maliyeti olarak 300,00 TL. ödeme yaptığını, ancak saçlarının yandığını ve kesilmek zorunda kalındığını, bunun üzerine davalı tarafından yapılan kaynağın da alllerji yaptığını ileri sürerek, fazla hakları saklı kalarak 1.000,00 TL. maddi ve 10.000,00 TL. manevi tazminatın faizi ile ödetilmesini istemiş, ıslah ile talebini artırmıştır. Davalılar, usulüne uygun tebliğe rağmen duruşmaya gelmemiş, cevap da vermemişlerdir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6.300,00 TL. maddi ve 3.700,00 TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı kuaföre saçlarına yaptırdığı işlemler nedeni ile zarar gördüğünden bahisle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, hükme esas alınan kuaför ve hukukçudan oluşan 5.2.2014 havale tarihli raporda; davacının saçlarının yanmasının davalının işini fen ve sanat kurallarına uygun yapmamasından kaynaklandığı ve saçlara bakım yapılarak eski haline dönmesinin 3 yıllık süreyi gerektirdiği açıklanmış ve maddi tazminat olarak bakım bedelinin tahsiline karar verilmiştir. Davacı tarafından yaptırılan tespitte alınan 15.7.2011 tarihli kuaför bilirkişi raporunda da; yapılan işlemin brezilya fönü olup, saçların yandığı ve 1 yılda ancak eski haline ulaşacağı, yapılan kaynağın da hatalı olup, saç köklerinin zarara uğradığı açıklanmıştır. Her iki bilirkişi raporunda saçın eski haline gelmesi açısından gerekli süre açısından çelişki bulunduğu gibi, saçların diplerinin ne şekilde zarar gördüğü, alerji durumunun oluşup oluşmadığı ve uygulanacak bakım ya da tedavinin ne şekilde olacağına ilişkin ayrıntılı ve yeterli bir görüş bildirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve gerekçeleri de izah edilmeden bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davalının eylemi ile meydana gelen hasar arasındaki illiyet bağının tespiti noktasında mevcut raporlar arasında çelişkiyi giderecek ve davalı savunmalarını da karşılayacak şekilde konusunda uzman bir cildiye doktorunun da bulunduğu bilirkişi kurulundan ayrıntılı, açıklayıcı bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği gibi, kabule göre, infazda tereddüt yaratacak şekilde hangi davalı hakkında hüküm kurulduğunun açıkça hüküm fıkrasında yazılmaması da usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 170,80 TL harcın istek halinde davalı … ve …. Tic. Ltd. Şti.’ne iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.”(Yargıtay13. Hukuk Dairesi 2015/40419 E., 2018/3696 K.)